27 Aralık 2008 Cumartesi

Porselen Demlik Çay Saati Etkinliği 32 ''Gül Sepeti''

İlk olarak en son yaptığım pastadan başlamak istiyorum.Sırayla diğerlerini paylaşıcam inşallah.Bu pastamı ben yokken bloğumu ziyeret eden herkese hediye ediyorum ve sevgilerimi gönderiyorum.Uzun zamandır katılamadığım p.d.ç.s. etkinliğine bu pastamla katılmak istiyorum.Bu haftaki ev sahibimiz renklikurabiyeler bol katılımlı bir etkinlik diliyorum.Oğlumun uykusu geldi, gidip ilgilenmem gerekiyor tarifi yarın yazarım inşallah.

Gülün ve yaprakların yapılışını daha sonra videoyla anlatmak istiyorum, o yüzden burada anlatmadım.

Pandispanyanın tarifini hünerlibayanlar dan aldım.Orada 9 farklı çeşit pandispanya tarifi var, birkaç tanesini denedim.

Malzemeler:

4 Adet Yumurta
4 Türk Kahvesi Fincanı Toz Şeker
3 Türk Kahvesi Fincanı Un
2 Yemek Kaşığı Kakao
2 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
3 Yemek Kaşığı Kaynar Su
1 Paket Kabartma Tozu
1 Paket Vanilya

Pandispanya Yapılışı:

Yumurta aklarını cam bir kasede krem şanti kıvamına gelinceye kadar çırpın.
Ayrı bir kasede yumurta sarılarını, şeker ve kaynar su ile şeker eriyinceye kadar yaklaşık 6-7 dk. çırpın.
Toz malzemeleri birlikte eleyin, yumurta akları ve sarıları ile birleştirerek çok az daha çırpın.· Yağlanmış ve unlanmış kalıba dökerek, önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 30-35 dk. batırdığınız kürdan temiz çıkıncaya kadar pişirin.

Zaman darlığından dolayı tarifi aynen kopyaladım.

Ara kremanın malzemesi ve yapılışı:

3 su bardağı süt
2 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı nişasta
5 yemek kaşığı şeker
1 vanilya

Tencerenin içine vanilya hariç tüm malzemeyi koydum.Çırpıcıyla un eriyene kadar karıştırdım.Ocağa alıp muhallebi kıvamında pişirdim.Ocaktan alıp vanilyayı ilave ettim ve karıştırarak ılıttım.

Dış malzemesi:

3 paket krem şanti
2,5 su bardağı süt
Bir kaç renk gıda boyası

Krem şantiyi çırptıktan sonra dışını sıvayacak kadarını ayırıp kalanını bir kaç parçaya ayırdım ve renklendirdim.Buzdolabında 10 dakika dinlendirdikten sonra pastamın dışını sıvadım.Renkli şantiler ile gül şekli vererek pastamın üzerine yerleştirdim.Yapraklarla da tamamlayıp bitirdim.

AFİYET OLSUN

26 Aralık 2008 Cuma

You tube'dan Çok Kolay Krem Şanti Kenar Süslemeleri






Buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.


Bu süslemeleri henüz denemedim ama gördüğümde çok hoşuma gittiler.Hem çok güzel, hem de çok kolay.

25 Aralık 2008 Perşembe

3 ay


Bloğuma yazı yazmayalı tam 3 ay olmuş.ilk önce sadece 2 haftalık bir ara vermeyi düşünmüştüm ama bilgisayarımın arka arkaya birçok defa çökmesiyle bu ara çok uzadı.Kaç kere formatlandı bilmiyorum ama nihayet bir süre önce tamamen halloldu ama, hiç birşey bıraktığım gibi değil.Aradığım programları bulamıyorum, hatta son yaptığım pastaların resimlerini bile bulamadım.İnşallah yarın eşime sorup nereye koyduğunu bulunca paylaşıcam.

26 Eylül 2008 Cuma

Kadir Gecesi Hakkında Ayet ve Hadisler (Kadir Gecesini İhya Etmenin Fazileti Ve Daha Ziyade Ramazanın Hangi Gecelerinde Olduğunun Açıklanması)

Bu bölümdeki bir sure, bir ayet ve yedi hadisten; Ramazandaki bu gecenin bin ay yani 83 sene 4 aydan daha hayırlı olduğunu, inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek bu geceyi değerlendirenin günahlarının bağışlanacağını, bu gecenin Ramazanın son on veya yedi gününün tek olanlarında aranması gerektiğini, bu gecede Rasûlullah (s.a.v.)'ın bize en çok okunmasını tavsiye ettiği duayı ve hayatı boyunca Ramazanın son on gününde ibadeti artırıp itikaf yaptığını öğreneceğiz. [1]

"Şüphesiz biz o Kur'an'ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesi nedir bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve ruh Rabbinin emriyle herbir iş için veya herbir kişi için inerler de inerler. O gece tan yeri ağarıncaya kadar selam ve esenliktir." (Kadir: 97/1-5)

"Biz o Kur'an'ı mübarek bir gecede indirdik, zaten biz insanlığı her zaman uyarmaktayız." (Duhan: 44/3)

Ebû Hüreyre radıyu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:"Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır."[2]

Abdullah İbni Ömer radıyu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre, bir grup sahâbî, rüyalarında Kadir gecesinin ramazan'ın son yedi gecesinde olduğunu görmüşler (ve bunu Hz. Peygamber'e bildirmişler)di. Bunun üzerine Resûlullah sallu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

– "Kadir gecesi ile ilgili rüyalarınızın, ramazanın son yedi gecesi üzerinde toplandığını görüyorum. O halde Kadir gecesini arayan onu ramazanın son yedi gecesinde arasın!"[3]

Âişe radıyu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallu aleyhi ve sellem ramazan ayının son on gününde câmiye kapanır ibadete soyunur ve şöyle buyururdu:"Kadir gecesi’ni ramazanın son on günü içinde arayınız!"[4]

Âişe radıyu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallu aleyhi ve sellem şöyle buyururdu:"Kadir gecesi’ni ramazanın son on günündeki tek gecelerde arayın!"[5]

Yine Âişe radıyu anhâ şöyle dedi: Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah sallu aleyhi ve sellem geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, ciddiyetle ibadete soyunur ve eşleriyle ilişkiyi keserdi.[6]

Yine Âişe radıyu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallu aleyhi ve sellem, ramazanda diğer aylardan daha fazla (kulluk yapmaya) çalışırdı. Ramazanın son on gününde de ramazanın öteki günlerinden daha fazla ibadet ederdi.[7]

Âişe radıyu anhâ şöyle dedi:– Ey Allah'ın Resulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim? diye sordum. – "Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! diye dua et" buyurdu.[8]

* Yukarıdaki ve diğer hadis kitaplarından öğrendiğimiz tüm hadisi şeriflere göre Kadir gecesinin hangi gece olduğu hakkında 40 civarında görüş nakledilmiştir ve ifadelerden de "Son yedi geceden dokuz geceden biri" şeklinde gibi esneklik bırakılmıştır.Rasûlullah (s.a.v.)'in hayatına baktığımızda Ramazanda senenin diğer aylarından daha çok kendini ibadete verdiğini, Ramazanın da son on gününde mescide kapanarak ailesinden ve dünyalıklardan uzaklaşarak itikafa çekildiğini görmekteyiz ki, bu geceyi yakalayabilme Ramazanın son 1/3'de olacağı, bunun da sadece gecelerine değil, gündüzlerini de değerlendirmek gerekecektir. Çünkü yeryüzünün bir kısmı gece iken diğer yarı kürenin gündüz olması dolayısıyla icabında bu gecenin gündüz de olabileceğine ihtimal verilmelidir. Ramazanı ve bilhassa son on gününü geceli gündüzlü değerlendirmek için müslümanın tam bir gayret içinde olması da gerekmektedir. Bu konuda daha geniş bilgi için tefsirlerden Kadr suresinin tefsirini gözden geçirmek faydalı olacaktır kanaatindeyiz. [9]

________________________________________
[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 348.[2] Buhârî, Îmân 25, 27, 28, 35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü'l–kadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173–176. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Tirmizî, Savm 1; Nesâî, Kıyâmü'l–leyl 3, Savm 39–40; İbni Mâce, İkâmet 173, Sıyâm 2, 39.[3] Buhârî, Leyletü'l–kadr 2, Ta'bîr 8; Müslim, Sıyâm 205 –206. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 5; Tirmizî, Savm 71.[4] Buhârî, Leyletü'l–kadr 3; Müslim, Sıyâm 219. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 72.[5] Buhârî, Leyletü'l–kadr 3.[6] Buhârî, Leyletül–kadr 5; Müslim, İ'tikaf 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Nesâî, Kıyâmü'l–leyl 17; İbni Mâce, Sıyâm 57.[7] Müslim, İ'tikâf 8. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 72; İbni Mâce, Sıyâm 57.[8] Tirmizî, Daavât 84. Ayrıca bk. İbni Mâce, Dua 5.[9] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 349.

Kaynak: http://www.ashabilyemin.com/kadir-gecesi-ile-ilgili-ayet-ve-hadisler-t31812.html?s=2dcf10fca6eeacfa1506020584d0eec7&

1 Eylül 2008 Pazartesi

Hoş Geldin Ramazan

3 hafta önce komşumuzun aniden taşınmasıyla internetimiz malesef kesildi.Çok ani olduğu için ara vereceğimi de yazamadım.Dün itibariyle tekrar internete kavuştuk çok şükür.
Ramazan ayına da girmiş bulunuyoruz.İftara ne yapsam telaşı başladı şimdi.Blogları bu yüzden çok seviyorum, bir çok tarife kolaylıkla ulaşabiliyorum.Ben yokken ziyeret eden arkadaşlarıma çok teşekkür ederim, en kısa zamanda hepinizi ziyarete gelicem.

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Tuzlu Pastane Kurabiyesi



Tuzlu pastane kurabiyesinin tarifini pastacı kız dan aldım.Ağızda dağılan güzel bir kurabiye oldu.

Malzemeler:

1 paket oda sıcaklığında margarin
2 yumurta ( sarılarını üzerine sürmek için ayırıyoruz)
Yarım çay bardağı sıvıyağ
Yarım çay bardağı sirke
3 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı mahlep
Aldığı kadar un


Çörek otu (üzeri için)

Yapılışı:

Tüm malzemeyi sırasıyla yoğurma kabına aldım ve yoğurdum. Unu yavaş yavaş ilave ederek kulak memesi kıvamında bir hamur elde ettim. Daha sonra elimde değişik şekiller verek üzerine yumurta sarısı sürdüm, çörek otunu serptim ve fırına verdim.

AFİYET OLSUN

29 Temmuz 2008 Salı

Bu Mübarek Geceyi Nasıl İhya Edeceğiz?

1- Mîrac gecesinde,mutlaka bir camide olun!

Çünkü camide olmak ile evde olmak arasında çok büyük farklar var... Camide kılınan namaz, evde kılınan namazdan yirmiyedi kat daha sevaplı, eğer mescid ise... Cuma namazı kılınan büyük cami ise elli kat sevaplı... Bir de camiye giderken, gelirken attığın her adımdan insanın bir günahı affoluyor, bir hasene kazanıyor, bir derece de terfi ediyor, rütbesi yükseliyor.

O’nun için Mîrac gecesinde dikkat etmeniz gereken şeylerden birisi yatsı namazında mutlaka camide olacaksınız. Sabah namazında da mutlaka camide olacaksınız. Çünkü Hz. Osman (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:

“Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa sanki gecenin yarısını ihya etmiş gibidir. Kim de sabahı da cemaatle kılmışsa gecenin tamamını ihya etmiş gibidir.”

Bu mükâfatı kaçırmamak lâzım!

2- Geceyi oruçlu olarak karşılayalım ve ertesi günü de, yani Receb ayının 26 ve 27. günlerini oruç tutalım.

Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz buyuruyor:

“Recep ayında bir gün ve gece vardır ki Receb’in 27. gecesidir. Kim o gün oruç tutar ve geceyi ibadetle geçirirse yüz sene oruç tutmuş ve yüz sene ibadet yapmış gibi olur”

3- Salat ü selâm okuyalım..

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize hiç olmazsa bir tesbih, salat ü selâm okumalıyız. Can ü gönülden, “Es-salatü ve’s-selamü aleyke ya Resûlellah” demeliyiz.

4- Bu mübarek gece kusur ve günahlarımızdan tevbe ve istiğfarda bulunmalıyız.

En azından bir tesbih “Estağfirullah” demeliyiz.

5- Namaz kılalım..

Bu geceyi namaz kılarak ibadetle geçirmenin sevabı çok büyüktür. Mîrac gecesi ve gündüzündeki namazları cemaatle kılmaya son derece gayret göstermelidir. Kaza namazı bulunan kimseler, bu namazlarını kaza etmeye çalışmalıdırlar. Üzerinde namaz borcu olan kimsenin bu gecede hiç olmazsa bir günlük namaz kaza etmesi uygun olur. Böylece hem borcunu öder hem de geceyi ihya etmiş olur.

Kaynak: http://www.biriz.biz/itikat/mirac.htm

Miraç Kandili 29.07.2008


Miraç Kandili, nedir, peygamberimiz niçin miraca çıkmıştır, en iyi şekilde nasıl değerlendirilir?

MİRAÇ KANDİLİ

Feyiz ve bereketin coştuğu mübarek gecelerimizden biri de Miraç Gecesidir. Miraç bir yükseliştir, bütün süfli duygulardan, beşeri hislerden ter temiz bir kulluğa, en yüce mertebeye terakki ediştir. Resulullahın (a.s.m.) şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir terakki ufkudur.Bu ulvi seyahat, mucizelerin en büyüğüdür. Miraç mucizesi Kur'ân-ı Kerimde âyetlerle anlatılmış ve varlığı inkâr edilemeyecek bir şekilde ortaya konmuştur. Bu îlâhî yolculuğun ilk merhalesi olan Mescid-i Aksâya kadarki safha Kur'ân'da şöyle anlatılır:


“Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” (İsra Suresi, 1)


Miraçın ikinci merhalesi de Mescid-i Aksâdan başlayarak semânın bütün tabakalarından geçip tâ İlâhi huzura varmasıdır. Bu safha da Necm Sûresinde şöyle' anlatılır:


“O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehâda gördü. Ki, onun yanında Me'vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm Suresi, 7-18.)


Miraç nasıl oldu?

Miraç, Receb ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir.

Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam Mescid-i Haramdan (Mekke'den), Mescid-i Aksâ'ya (Kudüs'e) ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi. Kudüs'e gelmeden yol üzerinde Hz. Musa'nın makamına uğradı, orada iki rekât namaz kıldı, daha sonra Mescid-i Aksâ'ya geldi. Orada bütün peygamberler kendisini karşıladı. Miraçını kutladılar. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam burada peygamberlere iki rekat namaz kıldırdı, bir hutbe okudu.Bir rivayette Hz. İsa'nın doğduğu yer olan Betlaham'a uğradı, orada da iki rekât namaz kıldı. Ve bugün Kubbetü's-Sahra'nın bulunduğu yerden Muallak Taşının üzerinden Miraça yükseldi. Semanın bütün tabakalarına uğradı. Sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. Îsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim gibi peygamberlerle görüştü, Onlar kendisine “Hoş geldin” dediler, tebrik ettiler. Bundan Sonra Hz. Cebrail ile birlikte imkân ile vü-cub ortası (kâinatın bittiği yer) Sidretü'l-müntehâ'ya geldiler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam orada ikisi gizli, ikisi açıktan akan (Nil, Fırat) dört nehir gördü. Sonra hergün yetmiş meleğin ziyaret ettiği Beytü'l-Ma'mur'u ziyaret etti.Hz. Cebrail'in buradan öteye gitmesi mümkün değildi. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bundan sonra Refref adında bir vasıta ile zaman ve mekândan münezzeh (uzak) olan Cenab-ı Hakkın cemaliyle müşerref oldu.Süleyman Çelebi'nin dediği gibi

“Aşikâre gördü Rabbü'l-izzeti/Âhirette öyle görür ümmeti” İnşaallah...
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Rabbinin huzurundan döndükten sonra Hz. Musa ile karşılaştı., “Allah ümmetine neyi farz kıldı?” diye sorunca, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam “50 vakit namaz” buyurdu. Hz. Musa'nın, “Rabbine dön, azaltması için Rabbinden niyazda bulun, ümmetin buna güç yetiremez” demesi üzerine, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, beş sefer Cenab-ı Hakka niyazda bulundu, her seferinde 10 vakit indi, sonunda beş vakitte karar kıldı. Daha sonra Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Hz. Cebrail'in rehberliğinde Cenneti, Cehennemi, âhiret menzillerini ve bütün âlemleri gezdi, gördü, Mekke'ye döndü.

Sabah olunca Kabe'nin yanında Mekkelilere Miraçı anlattı. Onlar Peygamberimizden delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam de onlara yolda gördüğü kafilelerinden haber verdi. Kureyşliler hemen kafileleri karşılamak için Mekke dışına çıktılar. Gelenleri aynen Peygamberimizin Aleyhissalâtü Vesselam haber verdiği gibi gördüler, ama iman nasip olmadı.

Ama yine de Peygamberimizden üst üste Miraça çıktığına dair delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Kudüs'e, Mescid-i Aksâ'ya uğradığını anlatınca Kureyşliler, “Bir ayda gidilebilen Bir yere Muhammed nasıl bir gecede gidip gelebilir?” diye itiraz ettiler, ardından da Mescid-i Aksâ'yı görmüş olanlar, “Mescid-i Aksâ'yı bize anlatır mısın?” diye Peygamberimize soru yönelttiler.


Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam şöyle anlattı: “Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken Cenab-ı Hak birden Beytü'l-Makdis'i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim. Hatta bana, ‘Beytü'l-Makdis'in kaç kapısı var?’ diye sordular. Halbuki ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü'l-Makdis karşımda görününce ona bakmaya ve kapılarını teker teker saymaya ve anlatmaya başladım.

”Bunun üzerine müşrikler: “Vallahi dos doğru tarif ettin” dediler, ama yine de iman etmediler.

O esnada Hz. Ebû Bekir çıkageldi, müşrikler durumu ona haber verdiler. Hz. Ebû Bekir, “Eğer bu sözleri ondan duymuşsanız seksiz şüphesiz doğrudur” diyerek hemen tasdik etti ve bundan sonra Hz. Ebû Bekir “Sıddîk, tereddütsüz inanan” ünvanını aldı.


Peygamberimiz neden mirac’a çıktı?

Bir padişahın iki türlü konuşması vardır. Biri, bir vatandaşla telefon ederek küçük bir meseleyi görüşmesi. Diğeri de devlet başkanı, halifelik yönü ve milletin idarecisi olarak, emirlerini her tarafa duyurmak için özel bir elçisi ile konuşması, sohbet etmesi, onun aracılığı ile ferman yayınlamasıdır.Bu örnekte olduğu gibi Cenab-ı Hakkın da kulları ile iki tarzda muhatap olması vardır. Biri, özel ve cüz'i, diğeri de geniş ve genel mahiyette bir konuşması. Cenab-ı Hakkın bazı velilerle özel ve cüz'i anlamda ilham etmesi birinciye örnektir.

Ama Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün velayet mertebelerinin üstünde bir büyüklük ve yücelikte, kâinatın Rabbi, bütün varlıkların Yaratıcısı olarak Cenab-ı Hakkın sohbetine müşerref olması ise ikinci ve mükemmel olanına misaldir.

Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam elçiliği iki taraflıdır. Birisi halktan Hakka, diğeri de Haktan halka. Birisi mi'râcin bâtıni tarafı olan velayet yönüdür, diğeri de zahiri tarafı olan risalet yönüdür.

Yani Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam bizi temsilen Cenab-ı Hakkın huzuruna çıktı, başta insanlar olmak üzere bütün varlıkların ibadet, kulluk, tesbih ve zikirlerini toplu olarak (askerin komutana tekmil vermesi gibi) arz etti. Bu yönüyle Miraç halktan, insanlardan, varlıklardan Hakka bir gidiştir. Diğeri de Cenab-ı Hakkın biz kullarından istediklerini, emir ve yasaklarını Resul olarak getirmiştir. İbadetlerin özü ve esası olan beş vakit namazı Miraç hediyesi olarak getirmesi gibi...


Peygamberimiz, Allah ile nasıl görüşebilir?

Soru: “Bize herşeyden daha yakın olan Cenab-ı Hakka binlerce senelik mesafeyi aşarak yetmiş bin perdeyi geçtikten sonra Rabbiyle görüşmesi ne demektir?”


Cenab-ı Hak herşeye herşeyden daha yakındır, fakat herşey O’ na sonsuz şekilde uzaktır.Meselâ, güneşin insan gibi aklı olsa da bizimle konuşacak olsa, elimizdeki ayna aracılığıyla bizimle konuşabilir.Diğer taraftan biz bir çeşit ayna olan gözümüzle güneşe yaklaşabiliyoruz. Oysa güneş bize 150 milyon km. uzaklıkta bulunuyor, hiçbir şekilde ona yanaşamayız. Güneşe bir derece yaklaşmak için ancak Ay kadar büyümek lazım. Bu da mümkün değildir. Bu misalde olduğu gibi, gerçek anlamda Cenab-ı Hak herşeye yakındır, ama herşey ona sonsuz derece uzaktır. Ancak Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam, Cenab-ı Hakkın lütfuyla bir anda binlerce perdeyi geçerek Miraça yükselmiş; bütün manevi mertebeleri aşarak huzura varmıştır.

Bir insan nasıl göklere çıkabilir?

Soru: “Bunun bir örneği var mıdır? Bir uçak ancak 10-15 bin metre yukarı çıkabiliyor, bir uzay gemisi ancak Ay'a ve Venüs'e ulaşabiliyor. Bir insan birkaç dakika gibi kısa bir sürede milyonlarca metre uzaklara nasıl gidip gelebilir?”

Yerküremiz, yani Dünya bir yılda yaklaşık 188 saatlik bir mesafeyi bir dakikada döner, yirmi beş bin senelik mesafeyi bir senede alır. Bu muazzam hareketi ona yaptıran ve bir sapan taşı gibi döndüren bir Kudret, bir insanı Arş-ı Âlâya getiremez mi? Güneşin çevresinde o ağır cisim olan dünyayı gezdiren bir hikmet bir insan bedenini şimşek gibi Rahman'ın Arşına çıkaramaz mı?

Peygamberimiz sadece ruhuyla gitse olmaz mıydı?

Soru: "Öyleyse ise neden Miraça çıktı? Ne lüzumu var? Evliya gibi ruhu ve kalbi ile gitse yetmez miydi?"

Cenab-ı Hak görünen ve görünmeyen âlemlerdeki güzellikleri göstermek için, kâinat fabrikasını ve merkezini gezdirmek, insanlığın amel ve ibadetlerinin âhiretteki neticesini göstermek için Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamı oralara davet etmesi gayet makuldür. Sadece ruhu ve kalbi ile değil, bu seyahate bedeninin de iştirak etmesi gerekir.

Görünen âlemin anahtarı olan gözünü, işitilen âlemin anahtarı olan kulağını Arşa kadar birlikte alması gerektiği gibi, ruhunun sayısız görevlerini üstlenen âlet ve makinesi hükmünde olan mübarek bedenini Arşa kadar çıkarması akıl ve hikmet gereğidir.

Zaten Cenab-ı Hak Cennette bedeni ruha arkadaş ediyor. Çünkü pekçok kulluk görevine ve sınırsız lezzetlere ve acılara beden kaynaklık etmektedir.Öyle ise bu mübarek beden ruha arkadaşlık edecektir. Cennette ruh bedenle birlikte olacaksa Cennetü'1-Me'vâ'nın gövdesi olan Sidretü'l-Müntehaya Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın zatının arkadaşlık etmesi hikmetin tâ kendisidir.

Peygamberimiz Miraça sadece ruhen çıkmış olsaydı, zaten mucize olmazdı. Çünkü her veli ruhen ve kalben o âlemlere çıkabiliyor.

Peygamberimiz kısa zamanda nasıl gidip geldi?

Soru: "Birkaç dakikada binlerce yıllık mesafeye gidip gelmek aklen mümkün müdür?"

Cenab-ı Hakkın sanatında hareket ve hızın derecesi farklı farklıdır. Sesin hızı ile ışığın hızı, elektriğin hızı, hatta ruhun ve hayalin hızı birbirinden bütünüyle farklıdır. Gezegenlerin hızları da birbirinden farklıdır. Meselâ ışığın hızı 300.000 km/sn iken sesin hızı 360 km/sn'dır.

Acaba Peygamberimizin lâtif bedeninin yüce ruhuna tabi olması, ruh hızında hareketi nasıl akla ters gelebilir?

Yine bir insan on dakika uyusa bazı olur ki, bir yıllık iş görebilir. Hatta bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, rüyada işittiği sözleri, konuştuğu kelimeleri toplansa uyanıkken bir gün, belki daha fazla bir zaman gerekir.

Demek ki bir zaman dilimi iki kişiye göre değişebiliyor, birisine bir gün, diğerine de bir yıl hükmüne geçebilir.

İşte Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, Burak'a binerek şimşek gibi bütün kâinatı gezip İlâhi huzura çıkıp Rabbiyle sohbet şerefine ermiş, Onun cemalini görmüş, emirlerini alıp dönüp gelmiştir.


Miraçın benzeri bir olay var mıdır?

Soru: "Peygamberimizin Miraça çıkması mümkündür. Fakat her mümkün gerçekleşmiyor. Bunun bir benzeri var mı ki kabul edelim?"


Miraçın çok örnekleri vardır: Bir insan, gözüyle bir saniyede Neptün gezegenine çıkabilir.Bir bilim adamı, astronomi kanunlarına binerek tâ yıldızların arkasına bir dakikada gidebilir.İman sahibi her insan, namazın hareketlerine düşüncesini bindirerek bir çeşit Miraçla kâinata arkasına alarak İlâhî huzura girebilir. Kalb gözü açık bir veli, İlâhî sırlara kırk günde ulaşabilir. Hattâ Abdülkadir Geylânî ve İmam-ı Rabbanî gibi bazı evliyanın bir dakikada Arş-ı Âlâya kadar ruhen çıktıkları bildiriliyor.Yine nurlu bir cisme sahip olan melekler bir anda yerden Arşa, Arştan yeryüzüne gidip geliyorlar.Cennette, Cennet ehli mü'minler, Cennet bahçelerine kısa bir zamanda çıkabiliyorlar.


Bu kadar örnekler gösteriyor ki, bütün evliyanın sultanı, bütün mü'minlerin imamı, bütün Cennet ehlinin reisi ve bütün meleklerin makbulü olan Resul-i Ekrem Efendimizin bir anda Miraça çıkması, dönmesi, bütün yüce âlemleri gezip görmesi gayet makuldür ve şüphesizdir.


Miraçla gelen hediyeler


Birincisi: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün iman hakikatlerini gözleriyle gördü. Melekleri, Cenneti, âhireti, hattâ Cenab-ı Hakkın cemâlini gözleriyle müşahede etti. Sözlerinde ve vaadinde en küçük bir hilafı, aksi beyanı olmayan o yüce insan mü'min ruhlara manen şöyle diyordu: “Sizin inandığınız, melekleri, âhireti, Rabbinizin Nur cemâlini bizzat gördüm; bu iman esasları vardır, mevcuttur; tereddüt ve şüphe etmeyiniz.” Böylece mü'minler sonsuz bir imana ermenin saadetine kavuştular.


İkincisi: İnsan herşeyi merak ediyor. Ayda hayat var mı, yok mu diye araştırıyor. Halbuki Ay O Ezelî Sultanın memleketinde ancak bir sinek kadar yer kaplıyor.


Mü'minler merak ediyorlar. “Rabbimiz bizden ne istiyor? Acaba ne yaparsak Rabbimiz bizden razı olur? Bir yolunu bulsak da doğrudan doğruya Rabbimizle muhatap olsak, bizden ne istiyor, anlasaydık” derken, İki Cihan Serveri yetmiş bin perde arkasından ezel ve ebed Sultanının razı olacağı amelleri Miraç meyvesi olarak getirdi beşere hediye etti. Bu hediye başta namaz olmak üzere İslâmın diğer esasları ve ibadetleridir.


Üçüncüsü: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam ebedî saadet definesinin anahtarını alıp getirmiş, cinlere ve insanlara hediye etmiştir. Peygamber Efendimiz kendi gözüyle Cenneti görmüş, sonsuz saadetin varlığını müşahede etmiş ve bu büyük müjdeyi haber vermiştir. Öyle ki, bir adama idam edileceği anda affedilerek padişahın yakınında bir saray verilse ne kadar sevinir. Öyle de bütün cinler ve insanlar sayısınca toplu bir müjde olan bu sevinç ne kadar önemli ve değerlidir.


Dördüncüsü: Peygamber Efendimiz Miraçta Cenab-ı Hakkın cemalini görme nimetini tattı. Bu manevi nimetin Cennette mü'minlere de nasip olacağı müjdesini verdi. “Ayın on dördünü nasıl açıkça gözünüzle görüyorsanız, Rabbinizi de öyle Cennette apaçık göreceksiniz” buyurarak bu ezelî müjdeyi bizlere hediye olarak getirdi.


Beşincisi: İnsan kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibinin en nazlı bir sevgilisi olduğu Miraçla anlaşıldı. Kâinata nisbetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere, “Sen paşa oldun” dense ne kadar sevinir. Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, "Sonsuz ve baki bir Cennette Rahman ve Rahîm olan Allah'ın rahmetine gireceksin" dendiğinde o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar. Cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakkın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakkın nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır. Böyle bir insanın kalb ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Miraçın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir. (Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 31. Söz.)


Miraç Gecesi Namazı

Miraç gecesi kılınacak namaz on iki rekattır. İki rekatte bir selam verilerek kılınacak olan namaz on iki rekat ile bitirilir. Her rekatte Fatihadan sonra on kere ihlas okunur. Kılınma zamanı yatsı namazı kılındıktan sonra, imsak vaktine kadar ki herhangi bir vakit olabilir. Bu oniki rekat namaz bittiği zaman selamdan sonra yüz defa :

“Sübhanallahi vel hamdülillahi vela ilahe illallahü vallahü ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyül azim” duası okunur.

Ardından da yüz kere istiğfar yapılır.


Miraç Gecesinin Gündüzünde Kılınacak Namaz

Miraç gecesinin gündüzünde öğlen namazını kıldıktan sonra sonra dört rekat namaz kılınır. Bu namazın;birinci rekatında Fatiha’ dan sonra bir kere Felak suresi, ikinci rekattan sonra bir kere Nas suresi, üçüncü rekatta üç kere Kadr suresi, dördüncü rekatta elli kere İhlas suresi okunur.

Kaynak: http://www.hanimlar.com/moduller.php?modul=makale_oku&id=680

27 Temmuz 2008 Pazar

Milföy Rüzgar Gülü

Bazen aniden misafir gelir ve ne ikram etsem diye telaşlanırız.Genelde dondurucuda milföy hamuru bulunduruyorum ama her defasında muska şeklinde yapmaktan sıkıldım.Milföy kullanarak başka neler yapabilirim diye araştırırken farklı güzel tarifler buldum.Ara ara yaptıkça milföylü tarifler kategorisinde bu denemelerimi görebilirsiniz.Yapılış aşamalarını da fotoğraflamaya çalışıcam.
İlk tarifim rüzgar gülü.

Yapılışı:

Kare milföyün dört kenarından kesip, göbek kısmına peynir koyup resimdeki gibi birleştiriyoruz.
Üzerine yümürta sarısı sürüyor ve çörek otu serpiştiriyoruz.Fırına da verdik mi altı üstü kızardıktan sonra afiyetle yiyebiliriz.






AFİYET OLSUN








22 Temmuz 2008 Salı

Vişneli Bademli Parfe (YE#36 KİRAZLI VE VİŞNELİ TARİFLER)



Ye 36 etkinliğinin konusu kirazlı ve vişneli tarifler, ev sahibimiz chaplin cafe.
Konu kiraz ve vişne ama vişnenin daha çok tercih ediliceğini düşünüyorum.Pastalarda, parfelerde, keklerde vs. genelde vişne kullanılıyor.Ben de tarif araken vişneyi tercih ettim.
Bazı parfe tariflerinde yumurta kullanılıyor, çiğ yumurta fikri bana çok itici geliyor, o yüzden yumurtasız tarif araken bu tarife rasladım.Tarifi aslının mutfağından aldım.Yumurtasız farfe tariflerim devam edicek.

Malzemeler:

1 paket labne peyniri


2 paket krem şanti (1,5 su bardağı)


2 su bardağı soğuk süt (kremşanti için)


1 su bardağı toz şeker


1 vanilya


2 su bardağı çekirdekleri çıkarılmış vişne ve bir miktar badem.

Yapılışı:


Krem şantiyi sütle çırptım.


Şekeri, labne peynirini ve vanilyayı da ekleyip birkaç dakika daha çırptım.


Son olarak vişneleri ve bademleri ekleyip kaşıkla karıştırdım ve kalıplara boşalttım.

Ben vişneyi eklemeden önce bir miktar karışımdan ayırıp şeftalili yaptım.
Vişneli karışım için slikon baton kek kalıbını, şeftalili için, güllü top kek slikon kalıp kullandım.İçinde parçacıklar olduğu için güllü kalıptan zor çıkıyor, gülün şekli bozuluyor.

AFİYET OLSUN


20 Temmuz 2008 Pazar

Çok Kolay Cevizli Kurabiye


Çok kolay ve tadı da bir o kadar güzel, benim en çok sevdiğim kurabiyelerdendir.

Malzemeler:

1 paket margarin
1,5 çay bardağı pudra şekeri
6 çay bardağı un
1 su bardağı çekilmiş ceviz

Yapılışı:

Şeker ve oda sıcaklığındaki margarini yoğuruyorum.

Unu azar azar ilave edip özlü bir hamur elde edene kadar yoğurmaya devam ediyorum.

Cevizi de ilave edip ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak avucumda şekil veriyorum.

Çatalla hafifçe bastırarak çizgiler oluşturuyorum.

180 derece de hafif pembeleşene kadar pişiriyorum.

AFİYET OLSUN.

18 Temmuz 2008 Cuma

Cumanın Fazileti

Bize AŞKI öğreten Allahım!..
Değilmi ki Sen Yarattığın O MUHAMMED'e(s.a.v.)aşık oldunda bu alemi yarattın..
Değilmi ki Sen AŞKI tüm sevdiklerinin gönlüne nasip ettin..
Bize de nasip et.
YARAB..
Vermeyi istemeseydim istemeyi vermezdim diye buyurduğun sözlerinin hatırına
Senden AŞKI istiyoruz
YARAB!
BİZE AŞKI ÖĞRET YARAB!
Kula kul olmayı değil..
Nefse kul olmayı değil..
Sana KUL olmayı nasip et bize!

17 Temmuz 2008 Perşembe

Kirazın Faydaları

KİRAZIN YARARLARI

Gülgiller ailesinden olup latince ismi 'Cerasus avium' olan kirazın anavatanı Kuzey Anadolu ve Güney Kafkasya olarak biliniyor. Kirazın ismini Giresun kentinden aldığı ayrıca belirtiliyor. Kirazın dünyaya hangi topraklardan yayıldığı konusunda ise farklı görüşler bulunuyor. Bazı araştırmacılar kirazın M.Ö 64 yılında Yunanistan'a, oradan da Avrupa'ya yayıldığını, bazıları M.Ö. 71 yılında Romalı komutan 'Lucullus' tarafından Roma'ya götürüldüğünü ve oradan da dünyaya dağıldığını bildiriyor.


Meyveleri taze veya kurutulmuş olarak tüketilebilen kiraz, ayrıca reçel, yemek, konserve ya da dondurulmuş gıda olarak değerlendirilebiliyor.


KİRAZ BÖBREK DOSTU


İdrar söktürücü özelliğiyle böbreklerin dostu olan kiraz vücudu zehirli maddelerden temizliyor. Kiraz ürik asit ve ürat tuzlarının vücuttan atılmasını sağladığı için romatizma ve gut hastalıklarıyla eklem kireçlenmesi ve damar sertliğinin tedavisinde de kullanılıyor. Ayrıca yapısında bulunan kinik asit ile böbreklerin taş ve kum yapmasını önlediği ve varsa zamanla döktüğü, ayrıca safra kesesi taşının dökülmesine de yardımcı olduğu biliniyor. Vücuttaki fazla suyun atılmasıyla, dolaylı olarak zayıflamayayardımcı oluyor. Kirazın ayrıca peklik giderici özelliği bulunuyor. Özellikle bayat yemeklerle pastırma, sucuk gibi gıdaların zararlarını önleyen kiraz, aynı zamanda kandaki zararlı maddelerin vücuttan atılmasını ve kanın temizlenmesini, yüzde oluşan sivilcelerin giderilmesini sağlıyor. Kiraz suyunun yüz ve boyun kısımlarına sürülmesinin deride kırışıklıkları önlediği ve giderdiği belirtiliyor. Karaciğerin dostu olan kiraz, hastalıklar, fazla ilaç tüketimi ve zehirlenmeler sonucu zorlanan karaciğerin yükünü hafifleterek iyileşmesine yardım ediyor. Karaciğer zamanla normale dönüyor ve safra salgısı artıyor. Böylece sindirim gücünü artırıyor. Kirazda bulunan 'levüloz' adlı şeker kolay sindirilebildiği için şeker hastaları hiçbir tehlike oluşmadan kiraz yiyebiliyor. Ayrıca içerdiği madensel madde ve vitaminler nedeniyle hastalıklara karşı dayanıklılığı artırıyor. Yapısındaki bol fosforuylasinirleri kuvvetlendirerek sakinlik sağlıyor. A vitamini kaynağı karoten içeren kiraz, aynı zamanda gözlerin dostu.


KİRAZIN MEYVESİ KADAR AĞACI DA ŞİFA KAYNAĞI


Ağaç kabukları yüksek ateşe ve pekliğe iyi geliyor, yaprakları müshil olarak, çiçekleriyse göğsü yumuşatıcı olarak kullanılıyor. Kirazı bağırsakları zayıf ve yüksek tansiyon sorunu olanların dikkatli tüketmeleri gerekiyor. Sapları, idrar söktürücü olduğu gibi bronşite karşı kullanılıyor. Gölgede iyice kurutulan sapla hazırlanan şurup veya demlemelerle iyileşme sağlanabiliyor. Saplar gerekirse kıyılarak bir gün süreyle su içinde ıslanmaya ve yumuşamaya bırakılıyor. Bir litre su içine bir küçük avuç sapkonularak hazırlanacak demlemeden günde 3-4 fincan içiliyor. Bu demleme günde iki kez el ve ayak banyosu şeklinde de kullanılabiliyor. Ya da hazırlanan kiraz sapı demlemesi taze veya kurutulmuş kiraz üzerine boşaltılarak yarım saat bekletildikten sonra süzülerek aynı dozda içilebiliyor. Sapları ayrık ve mısır püskülü ile kaynatılarak demlendiğinde ayak ve karın şişliği; arpa ile kaynatılarak elde edilen demlemeyse idrar söktürücü olarak kullanılıyor. Dövülmüş çekirdeğinin kaynatılmış suyu idrar zorusorununa yardımcı oluyor. Ayrıca çekirdekleri ısıtıldıktan sonra bir beze sarılarak karın bölgesinde ağrıların giderilmesi için kullanılıyor.


KİRAZ ASPİRİNDEN DAHA FAYDALI


Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Turan Karadeniz, kirazın stresi yok ettiğini, menopoz döneminde faydalı olduğunu söyledi. Kirazın ayrıca damar sertliği ve mafsal kireçlenmesine da faydalı olduğuna dikkat çeken Karadeniz, şöyle konuştu: "Menopoz döneminde faydalı olmaktadır. Kiraz meyvesi ağrıların dindirilmesinde aspirinden daha fazla etkili oluyor. Araştırıcılar bu etkiyi kirazda bulunan 'antosiyanin' isimli kimyasalın yaptığını bildirmektedir. Kirazda12-25 miligram arasında antosiyanin bulunmakta ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha fazla olduğu bildirilmektedir. Araştırıcılara göre, günde 20 kiraz yemek bir aspirin almakla eşdeğer görülüyor. Ayrıca kirazda bulunan antosiyanin maddesi E ve C vitaminlerine benzer antioksidan etki yapmaktadır."


KİRAZ ALIRKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR


Uzmanlar, kiraz alırken temiz, parlak ve hasarsız olmasına dikkat edilmesini istiyor. Uzmanlar, kiraz konusunda şu tavsiyelerde bulunuyor: "Rengi koyu olanlar her zaman daha tatlıdır. Saklarken kirazın saplarını çıkarmazsanız ömrü daha uzun olur. Yıkamadan plastik bir kaba koyup buzdolabında saklayın ve daima yemeden önce yıkayın. Buzdolabından çıkarıp oda sıcaklığında 1-2 saat bekletirseniz tadı daha lezzetli olacaktır. Taze kirazların 2-4 gün içinde tüketilmesi gerekir. Kirazı ayrıca derin dondurucudasaklayabilirsiniz.Bunun için kirazın çekirdeklerini çıkarmanız gerekir."




Afyon'un Sultandağı İlçesi'nde üretilen kirazların sadece meyvesinin değil, kökleri, kerestesi, kabuğu, zamkı, yaprakları, çiçekleri, çekirdeği ve meyve saplarının da değişik iş ve sektörlerde kullanıldığı öğrenildi.


Edinilen bilgiye göre, Sultandağı İlçesi'nde üretilen ve tamamına yakını Fransa, Hollanda, İngiltere, Almanya ve Belçika'ya ihraç edilen kirazlar, reçel, yemek, konserve ve dondurulmuş gıda olarak da sofralarda yerini alıyor. Kirazın meyvesinin haricinde, diğer organları da değişik yerlerde kullanılıyor. Dünyanın en kaliteli mobilyası kiraz kerestesinden, en kaliteli piposu kiraz kökünden yapılıyor. Kiraz gövdesinden çıkan zamklar, şapka yapımının yanı sıra tıbbi ve kırtasiye amaçlı olarak kullanılıyor. Kiraz ağacının kabuğu, yaprakları, çiçekleri, meyveleri, meyve sapı ve çekirdeklerinden ise doğal tıbbi amaçlı insan ve hayvan tedavisinde yararlanılıyor.


HER DERDE DEVA


İdrar söktürücü özelliği ile böbreklerin dostu olan kiraz, vücutta biriken zehirli maddelerin karaciğer ve böbrek yoluyla dışarıya atılmasını sağlıyor. Bu sayede yaş olarak tüketilen kiraz meyvesi, ürik asit ve ürat tuzlarının vücuttan atılmasını sağladığı için romatizma ve gut hastalıklarıyla eklem kireçlenmesi ve damar sertliğinin tedavisinde kullanılıyor. Kirazın bir diğer önemli özelliği ise kabızlık giderici olması. Özellikle bayat yenilen yemeklerin, pastırma, sucuk gibi gıdaların zararlarını önleyen kiraz, aynı zamanda kandaki zararlı maddelerin vücuttan atılmasını ve kanın temizlenmesini, yüzde oluşan sivilcelerin gitmesini sağlıyor. Kiraz suyunun yüz ve boyun kısımlarına sürülmesinin derideki bir takım kırışıklıkları önlediği ve giderdiği belirtiliyor. Karaciğerin dostu olan kiraz, hastalıklar sonucunda fazla ilaç tüketimi, nikotinin vücuttan atılması ve zehirlenmeler sonucu zorlanan karaciğerin yükünü hafifleterek iyileşmesine yardım ediyor. Kirazda bulunan levüloz adlı şekerin rahat sindirilmesi nedeniyle, şeker hastaları da rahatlıkla kiraz yiyebiliyor. İçerdiği madensel tuzlar ve vitaminler nedeniyle hastalıklara karşı dayanıklılığı artıran kiraz, yapısındaki bol fosforuyla da sinirleri kuvvetlendirerek sakinlik sağlıyor. A vitamininin önemli bir kaynağı olan karoteni içeren kiraz, göz hastaları için de tavsiye edilen meyve özelliğini taşıyor.

Netten alıntı.

13 Temmuz 2008 Pazar

Ganajlı Yaş Pasta p.d.ç.s. etkinliği 26




Porselen demlik etkinliği ev sahibemiz huriye. Bugün etkinliğin son günü, ben de bir tarif daha göndermek istedim.
Ganajlı dediğime bakmayın sadece süslemede kullandım ganajı.Aslında pastamı ganajla kaplamak düşüncesindeydim ama son anda vazgeçip sadece süsleme de kullandım.


Malzemeler: (Dikdörtgen büyük borcam için)

5 yumurta
1 su bardağı toz şeker
1,5 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 tutam tuz


Ara krema:

3 su bardağı süt
2 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı nişasta
5 yemek kaşığı şeker
1 vanilya

Ara kremanın yapılışı:

Tencerenin içine vanilya hariç tüm malzemeyi koydum.
Çırpıcıyla un eriyene kadar karıştırdım.
Ocağa alıp muhallebi kıvamında pişirdim.
Ocaktan alıp vanilyayı ilave ettim ve karıştırarak ılıttım.

Yapılışı: (pandispanya)

Tuzu ve yumurta aklarını 5-6 dakika kadar çırptım.
Şekeride ilave edip bir 5 dakika kadar daha çırpmaya devam ettim.
Şeker eridikten sonra yumurta sarılarını ilave ettim.
Elediğim unu ve kabartma tozunu da ekleyip mikserin en düşük devrinde karıştırdım.
Yağlı kağıt serdiğim borcamda pişirdim.
Soğuduktan sonra boylamasına ikiye kesip üst üste koyarak kullandım.

Ganajın yapılışı:

200 ml.'lik süt kremasını ocağa alıp kaynamak üzereyken ocaktan aldım.
100 gr. eritmelik bitter çikolatayı ince ince kıyıp ekledim.
Çikolata eriyene kadar karıştırdım.
Ilıyınca kullandım.

Pastanın yapılışı:

Boylamasına ikiye kestiğim kekimin bir parçasını sütle ıslattım.
Üzerine kıramadan sürüp muz dilimleri yerleştirdim.
İkinci parçayıda sütle ıslattım.
Dış kısmını krem şanti ile sıvadım.
Kenarları sıkma torbasına koyduğum krem şanti ile süsledim.
Köşelere havuzcuklar yapıp bir miktar ganaj döktüm.
Kenarlara ve orta kısma da ganaj kullandım.


Not:Ganaj biraz fazla oldu, yarım ölçü yaparsanız artmamış olur.

AFİYET OLSUN.

11 Temmuz 2008 Cuma

Rengarenk Yaş Pasta P.D.Ç.S. Etkinliği 26



İlk defa farklı bir ara krema denedim.Bir süredir krema tariflerini denenecekler listeme ekliyordum, ancak bu pastama kısmet oldu.Kremanın tarifini mutfak havlusundan aldım.Vaktim olmadığı için hazır pandispanya kullandım.
Ve pastamı porselen demlik etkinliğine gönderiyorum.
Malzemeler:

Hazır 3 katlı pandispanya

Malzemeler: (ara krema)

3 su bardağı süt
3 çorba kaşığı un
1 su bardağı beyaz çikolata
Yarım su bardağı bitter çikolata
1,5 çay bardağı şeker

Malzemeler: (dış kaplama)

2 su bardağı soğuk süt (soğuk sütle kremşanti daha iyi kabarıyor)
1,5 bardak veya 2 paket krem şanti
Mavi, sarı, yeşil gıda boyası.

Ara katlara 2 muz

Kremanın yapılışı:

Sütü, unu, şekeri tencereye alıp karıştırdım ve ocağa aldım.
Muhallebi kıvamında pişirip ocaktan indirdim.
Çikolataları ekleyip çikolata erine kadar çırptım.
Krema ılıyınca sütle ıslattığım pandispanyanın ara katlarına sürdüm.
Dışını krem şanti ile kapladım ve renklendirdiğim krem şanri ile süsledim.

AFİYET OLSUN

4 Temmuz 2008 Cuma

Cuma Gününde Duâ


Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki:
"Cum'a gününde bir saat vardır. Allah'ın kullarından bir müslim namazda ve kıyamda iken Allah Teâlâ'dan niyâz ile bir şey isteyip duâsı o saate tesadüf ederse Allah teâlâ Hazretleri o kimsenin dileğini verir." Böyle buyurduktan sonra mübarek küçük parmağının ucuna işaret buyurdu.
Cum'a gününün içindeki saat, küçük parmağına nisbetle parmağın ufak ucu ne kadar ise, güne nis-betle o kadar az bir müddetdir ki o saat içinde her halde duâ müstecâb olur demektir.
"Ey Resûl-i Ekremim! Benim kullarım "Rabbi-miz uzakta mıdır, yakında mıdır?" diyerek sana beni sordukları zaman sen onlara cevap ver ki: Ben onlara pek yakınımdır. Bana duâ eden kulumun duasını kabul ederim. Duâ ettiğinde benden duâlarının kabulünü istesinler. Ve bana îman etsinler. Umulur ki onlar îmanları ve duâları sebebiyle doğru yola vâsıl olurlar ve irşâd olunurlar. "(Bakara Sûresi, 186)
Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-'dan rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:"Sizden herhangi biriniz" duâ ettim de kabul olunmadı" diyerek acele etmedikçe duâsı kabul olunur."
Duâ eden duâsında ısrar etmeli, devam etmelidir. Her halde er veya geç müstecâb olur.
Bir de dünyâda müstecâb olmasa bile kul bunu yine kendi lehine bilip Allah'dan ümidini kesmemelidir. Duâ büyük bir ibâdet olduğu için âhırette de bir ecir ve sevâbı olur.
kaynak: Netten derleme
Duanın Adabı
Dua'nin kabul olmasi için yerine getirilmesi gereken bazi sartlari ve uyulmasi gereken bir takim adabi vardir. Bunlara riayet edildigi takdirde dua makbul olur ve beklenen hayirli sonuç elde edilir.
Duanin adabini; duadan önce, dua esnasinda ve duadan sonra olmak üzere üç baslik altinda açiklamaya çalisacagiz.
Dua'dan Önce
a) Dua eden kimse önce haramdan sakinmali, yeyip içtigi ve giydigi seyler helal olmalidir.
Ashabdan Sa'd b. Ebi Vakkas, Peygamberimize; Ey Allah'in Resulü, Allah'a dua et de beni duasi makbul olanlardan eylesin.'' diye istekte bulundu. Bunun üzerine Peygamberimiz söyle buyurdu:
-Ey Sa'd. Helâl ve temiz rizik kazan ki duan makbul olsun.''
Peygamber Efendimiz, diger bir hadis-i serifte de söyle buyuruyor:
-Bir adam uzun yolculuga çikar , saçlari darma daginik ve toz toprak içinde oldugu halde: ''Ya Rab.'' diye el1erini semaya kaldirip dua eder. Halbuki yedigi haram, içtigi haram, giydigi haram, vücudu haramla beslenmis. Artik bu adamin duasi nasil kabul olunur .''
Bu hadislerden açikça anlasiliyor ki haram lokma dualarin kabul edilmesine engeldir . Çünkü haram, insani Allah'tan uzaklastirir ve bir perde gibi duanin Allah katina ulasmasina mani olur.
b) Tevbe ederek günahlardan arinmalidir. Çünkü temiz bir kalb ile yapilan dualarin kabul edilmek ihtimali daha yüksektir .
c) Dua, için faziletli zamanlari seçmelidir. Her zaman ve her yerde dua edilebilir. Ancak, faziletli zamanlarda ve kutsal yerlerde dualarin kabul edilmesi daha kuvvetlidir .Çünkü böyle vakitlerde insan, maddi düsüncelerden ilgisini daha çok keser ve A1lah'a yönelir ve ruhunun derinliklerinden gelen temiz bir duygu ile O'na yaklasir.
Nasil ilk bahar agaçlarin yeserme mevsimi ise, bazi zamanlar da duadan olumlu sonuçlarin alindigi manevi mevsimlerdir .Böyle zamanlarda dua edildigi takdirde, dünya ve ahirete ait dileklerin kabul edilecegi ve dualarin karsiliksiz birakilmayacagi Peygamberimiz tarafindan bildirilmistir.
Böyle vaktiler, ticaretin karli oldugu pazarlara benzer. Ticaretle mesgul olanlar, böyle pazarlari kaçirmadigi gibi, bazi vakitlerin faziletini bilenler de dua ile bunlari en iyi sekilde degerlendirirler.
Farz namazlarin pesinde, gece yarisi ve gecenin üçte ikisi geçtikten sonra, Cuma günü, Ramazan ayi, Recep ayinin ilk gecesi, Berat ve Kadir geceleri ile Ramazan ve Kurban Bayrami geceleri, iftar vakti ve Arefe günü, dualarin makbul oldugu faziletli vaktilerden bazilaridir.
Konu ile ilgili peygamberimizin mübarek sözlerinden bazilari söyle:
''Cuma gününde bir saat vardir ki hangi mü'min o saatte Allah'tan bir dilekte bulunursa, Allah onun dilegini kabul eder .''
Peygamberimize hangi dua kabul edilmeye daha yakindir? diye soruldu. Peygamber Efendimiz:
''Gecenin son saatlerinde ve farz namazlarin pesinde yapilan dualardir .'' buyurdu.
,, Allah Teâla her gecenin kalan son üçte birinde rahmeti ile tecelli ederek buyur ki: Kim bana dua ederse duasini kabul ederim. Kim benden bir istekte bulunursa istegine karsilik veririm. Kim benden bagislanmasini isterse onu bagislarim.''
''Üç kimsenin duasi geri çevrilmez kabul edilir: Bunlar: Oruçlunun iftar vaktindeki duasi, adaletli hükümdarin ve mazlumun duasidir .,,
''Kur'an-i Kerim okuyanin her hatim edişinde bir makbul duasi vardir .,,
,, Allah'in kuluna en yakin oldugu vakit gece yarisidir. Eger sen o saatte Allah'i ananlardan olabilirsen ol.''
d) Önemli bir is için dua edecegi zaman abdest alip iki rek'at namaz kilmali.
e) Dua, aklen mümkün olan seyler hakkinda olmalidir. Dua ile isteyecegi sey Allah'in tabiattaki kanunlarina aykiri olmamalidir. Mesela, bir kimse zenginlik istiyorsa, bunun sebeplerinin kolaylastirmasini Cenab-i Hak'tan istemesi gerekir. Yoksa oturdugu yerde, para gelsin diye bir dilekte bulunmasi Allah'in kanunlarina uygun düsmez.
f) Duada haram olan seyler istenmemelidir.
Dua Ederken
a) Kibleye dönerek dizleri üstüne oturmali ve ellerini semaya dogru kaldirmalidir. Peygamber efendimiz duada ellerini yukari dogru kaldirirdi.
b) Duaya ''Sübhane Rabbiye'l-aliyyil a'lel-vehhab'' diyerek baslamali. sonra ''Elhamdülillahi Rabbi'l-alemîn, vessalâtü vesselâmü alâ Resûlina Muhammedin ve alâ alihi ve sahbihî ecmain'' diyerek Allah'a hamd ve sena, peygamberimize de salat ve selam getirmelidir .
c) Dua esnasinda bütün varligi ile Allah'a yönelmeli, kalbini Allah'tan baska seylerle mesgul etmemelidir .
Dili ile Allah'a yalvarirken kalbi baska düsüncelerle mesgul ise, bu yabanci düsünceler kul ile Allah arasinda perde olur ve dua Allah'a ulasmaz ve kabul olmaz. Çünkü böyle bir durumda insan istegini gerçekte Allah'a degil, kalbini mesgul eden seylere arzetmis olur .
d) Kendi isitecegi kadar bir sesle dua etmeli, yüksek sesle bagirip çagirmamalidir. Çünkü Allah Teâlâ bize çok yakindir. Gizlice söylediklerimizi isittigi gibi kalblerimizden geçenleri de bilir .
Yüce Allah söyle buyuruyor:
''Rabbinize gönülden ve gizlice yalvarin. Dogrusu O, asiri gidenleri sevmez.''
Allah'a yalvaris kemal-i edep ve saygi ile olacak, ancak bu yalvaris yüksek sesle bagira çagira olmayacaktir. Zira böyle bir davranis ihlastan riyaya, yalvarmaktan sikayete dönüsür ki bu asiri gitmektir. Asiri gidenleri ise Allah sevmez.
e) Kendisi ve çoluk çocugu için beddua etmekten sakinmalidir .
Peygamberimiz (s.a.s.) söyle buyuruyor:
''Kendi aleyhinize, çocuklarinizin ve mallarinizin aleyhine sakin dua etmeyin ki dualarin kabul olunacagi bir saate rastlarsiniz da aleyhinize yaptiginiz dualar kabul edilir ve pisman olursunuz.''
İnsan ötkelendigi zaman, böyle kendisi ve yakinlari aleyhine dua eder de dua kabul olunursa sonradan pisman olur. Fakat is isten geçtigi için pismanligin faydasi yoktur. Öfkemize kapilarak sonradan pisman olacagimiz bir isi yapmamaliyiz.
f) Hem ümit ederek, hem de korkarak dua etmeli.
Kur'an-i Kerim'de söyle buyuruluyor:
''Allah'a korkarak ve yardimini umarak yalvarin. süphesiz Allah'in rahmeti iyi davrananlara yakindir.''
Allah'in hosnutluguna giden yolda ilerlemek ve onun rahmet hazinelerine ulasmak için ruhumuzda mevcut olan ümit ve korku iki kanat gibidir. Burilardan birisi eksik olursa, insan kanadi kirilmis kus gibi uçamaz, manen yükselemez. Kalb ancak bu ikisi ile hakka yönelir. Ümit ederken korkmali, korkarken ümit kesilmemelidir .Dua böylece hedefine ulasmis olur.
g) Dua üç defa tekrarlanmalidir .
Peygamberimiz dua ettigi zaman üç defa dua eder , bir istekte bulundugu zaman da istegini üç defa tekrar ederdi.
h) Dua'nin baslangicinda oldugu gibi sonunda da Allah Teala'ya hamd ve sena, Peygamber Efendimize salat ve selam getirmelidir.
i) Dua bitince ellerini yüzüne sürmeli ve ''Amin'' demelidir. Peygamber Efendimiz ellerini kaldirarak dua ettigi zaman duanin sonunda ellerini yüzüne sürerdi. Bunda, ellere isabet eden Allah'in rahmet ve bereketinden en serefli organimiz olan yüzümüzün de nasibini almasina isaret vardir .
Duadan Sonra
Yüce Allah, kulunun dua ve dileklerini kabul eder , ancak istedigini vermesi ilahi hikmet icabi gecikebilir.
Peygamberimiz şu uyarida bulunuyor:
''Sizden herhangi birinizin duasi, acele etmedigi müddetçe kabul olunur. insan (acele ederek) ''Dua ettim de kabul olunmadi'' der
Kul, dua edip Allah'tan bir dilekte bulundugu zaman duasinin kabul edilmesi gecikirse, acele edip de, ''iste dua ettim de kabul olunmadi'' diye yakinmamali, duaya devam etmelidir .Geç olsa bile dualar bir gün gelir kabul edilir.
Yüce Rabbimiz, ''Benden isteyenin dua ettiginde duasini kabul ederim.''(13) va'di ilahisi geregince zamani gelince dualari kabul eder. islam alimlerinden ibn Kayyim diyor ki:
''Bir ev sahibinin, gece gündüz kirk defa kapisini çalan kimseye, günün birinde karsilik verecegi ve dilegini yerine getirerek bu müracaatlari sona erdirecegi muhakkaktir.''
Duada esas olan, söz ve davranislarimizda samimî olmak, kalbi baska seylerle mesgul etmeden tamamen Allah'a yönelmektir.
imam-i Gazali diyor ki: islam büyüklerinden ibrahim b. Edheme sordular: Biz dua ediyoruz fakat duamiz niçin kabul olmuyor? halbuki Allah Teâlâ: ''Bana dua edin, duanizi kabul edeyim'' buyuruyor.
O, söyle cevap verdi: Sekiz huy kalblerinizi öldürmüstür. Onun için dualariniz kabul olmuyor:
1. Allah'in hakkini biliyorsunuz, ancak yerine getirmiyorsunuz.
2. Kur'an okuyorsunuz, fakat emirlerine göre hareket etmiyorsunuz.
3. Allah'in Resulü Hz. Muhammedi (s.a.s.) seviyoruz diyorsunuz, ama onun sünnetini terkediyorsunuz.
4. Ölümden korkariz diyorsunuz, fakat onun için hazirlik yapmiyorsunuz.
5. Allah Teala ''süphesiz ki seytan sizin düsmaninizdir'' buyurdugu halde günah islemekte onunla anlasmissiniz.
6. Cehennem atesinden korkariz diyorsunuz, ama kendinizi (yaptiginiz kötülüklerle) atese yaklastiriyorsunuz.
7. Cenneti sevdiginizi söylüyorsunuz, fakat ona girmek için iyi isler yapmiyorsunuz.
8.Yataktan kalkinca kendi kuruslarinizi arkaya atip baskalarinin kusurlari ile mesgul oluyorsunuz.
Bu davranislarinizla Rabbinizi gücendiriyorsunuz. Artik O, dualarinizi nasil kabul eder.

3 Temmuz 2008 Perşembe

Regaip Kandili ile İlgili Mesajlar

ALLAH’ın adıyla başladığınız her işinizde başarılar dilerim. regaib kandiliniz mübarek olsun

ALLAH’ın aşkıyla yan bu gece, Mevlana gibi dön bu gece, secdeye varıp huzura erince, şu fakiride an bu gece. Haıyrlı kandiller…

ALLAH’ın nimet, rahmet ve mağfiretinin müminlere bol bol ihsan edildiği gece manasına gelen regaib Kandili’nde, bir ıyllık yaşantımızı, ibadetlerimizi ve iyiliklerimizi iyi düşünecek ve ona göre hayatımıza çekidüzen vererek samimi bir teslimiyetle nefis muhasebesine gireceğiz. Bu gece haıyrlı bir gece, yüreklerimiz ibadetle çarpsın, gönüllerimiz bir olsun.. regaib regaib kandiliniz mübarek olsun!

ALLAH’ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kandiliniz kutlu olsun..

Avuçların açıldığı, gözlerin yaşardığı, ilahi esintilerin kalpleri okşadığı anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle kandilinizi kutlarım.

ALLAH sana sevdiklerinle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaıy nasip etsin.regaibin, hayatımıza yeni ufukların açılmasına vesile olması dileğiyle..

Bin aydan daha haıyrlı bu mübarek gecenin büyüsüne kapılmanız dileğiyle regaib kandiliniz mübarek olsun..

Bin aydan daha haıyrlı bu mübarek gecenin büyüsüne kapılmanız dileğiyle, regaib kandiliniz mübarek olsun..

Bin damla serpilsin yüreğine, bin tatlı mutluluk dolsun günlerine, binbir hayalin gerçekleri bulsun, her türlü duaların kabul olsun, kandilin mübarek olsun.

Bir kandil gülü savur sevdiklerine, size onlardan gülücükler getirsin öyle içten öyle samimi ol ki göz yaşlarını bile tebessüme çevirsin. regaib kandiliniz mübarek olsun.

Borçlarımızdan, ceza ve günahlarımızdan kurtulmak için bu gece dua edelim.. ALLAH affeden ve bağışlayandır, unutmayalım..

Eller semaya kalkıp, yürekler bir atınca bu gece, gözler sevinç yaşlarıyla dolacak.. Kandiliniz mübarek, dualarınız kabul olsun…

Bu gece Cenab-ı Hak’ın, kendisine yönelip af dileyen müminleri bağışlayarak kurtuluş beratı verdiği bir gecedir. Hepimiz için haıyrlı olsun!Bu gece regaib gecesi. Dua edelim.. Yürekler bir atsın bu gece, günahlarımız affolsun. ıyi kandiller.

Kaynak: http://www.muhabbetullah.com/2008/07/03/regaib-kandili-mesajlari-cep-telefonu-mesajlari/

Regaip Kandili ve Regaip Kandili İle İgili Hadisler


Günlük hayatımızda her an gördüğümüz trafik ikaz levhaları gibi insan hayatında da belirgin işaretler ve dönüm noktaları vardır. Bunlar, belirli günler, kandiller ve bayramlardır.
Kandiller zincirinin ilk halkası olan Regaip Kandilindeki “Regâip” kelimesi, Arapça bir kelime olan "re-ğa-be" kökünden gelmektedir. "re-ğa-be", kelime olarak, elde edilmesi arzu edilen değerler, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. "Reğîb" kelimesi ise, "reğabe"den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, talep edilen şey demektir. Müennesi, "reğîbe"dir. "Reğîbe"nin çoğulu da "reğâib" dir.
Zamanın her anı değerlidir ve boşa harcanan zamanın telafisi mümkün değildir. Bu nedenle insan ömrünün her anı çok değerlidir. Ancak bazı zamanlar vardır ki onların kıymeti diğer zamanlardan daha fazladır. Regaip gecesinin içinde bulunduğu Recep ayı da bunlardan biridir. Halk dilinde "üç aylar" olarak anılan rahmeti, bereketi ve mağfireti bol olan manevi bir mevsime girişimizin habercisidir. Milletimizin “kandil” olarak adlandırdığı bu geceler, gönül evlerimizi aydınlatan ışıklardır.
Tarihimizde Osmanlı padişahı II.Selim döneminde (1566-1574) camiler aydınlatılıp minarelerde kandiller yakılarak kutlandığı için bu gecelere kandil geceleri denilmiştir.

Regaip kandili bilhassa 18. asırda, tekke ve zaviyelerde gösterişli törenlerle kutlanmış, tasavvuf ehli olan şairlerce bu gece için "regâibiye" denilen şiirler yazılmıştır.

Regâib gecelerinde dua etmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi kutsal kabul ederek çeşitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasında kabul görmüştür.

Regaibin diğer kandillerden farklı oluşu hem Recep ayında bulunması hem de Cuma gecesi oluşudur. Ayrıca Recep ayının hususiyetlerinden birisi de Regaib Kandili ve Mirac Kandili olarak bilinen iki kandilin bu ayda bulunmasındandır.
Bu günler ve geceler, kendimizi denetleme ve değerlendirme bakımından önemlidir.
Terim olarak Regâib, Türkçe’de kandil dediğimiz mübârek gecelerden biridir.
Vakti: Hicrî takvime göre, yedinci ay olan Recep ayının, Müslümanlar arasında kutsal kabul edilen ilk cuma gecesi Regaib Kandilidir.
Bu gecede Yüce Allah'ın rahmet, bağış ve yardımlarının dağıtıldığına inanılır. Diğer bir ifadeyle bu ümit ve inançla Yüce Allah’a ibadet edilir.
Kaynak: Hakkarimuftuluk.gov
Regaip kandili ile ilgili hadisler:



(1) Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Recep ayı girdiği zaman :
إذا دخل رجب قال: اللهم بارك لنا في رجب وشعبان، و بارك لنا في رمضان "Allahım Recep ve Şaban'ı bize mübarek eyle ve bizi Ramazan ayını bize mübarek eyle (Ramazan'a kavuştur) " diye dua etmişlerdir
(2) Enes b. Malik (r.a.) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi:
“Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.
Ey Âdemoğlu! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını dilesen, seni affederim.
Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen; fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış olsan, şüphesiz ben de seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım.”
(3) Receb-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir gün de sonunda oruç tutana, Receb’in hepsini tutmuş gibi sevap verilir.
(4) "Recep ayı Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır."
(5) Receb büyük bir aydır. Allah bu ayda hasenatı kat kat eder. Receb ayında bir gün oruç tutana, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün oruç tutana Cennetin 8 kapısı açılır. On gün oruç tutana, Allah istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münadi, “Geçmiş günahların affoldu” der. Receb ayında Allahü teâlâ Nuh aleyhisselamı gemiye bindirdi ve o da, Receb ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti.
(6) Kim Receb ayında, takva üzere bir gün oruç tutarsa, oruç tutulan günler dile gelip “Ya Rabbi onu mağfiret et” derler.
(7) Receb ayında yapılan dua kabul edilir, günahlar affedilir. Bu ayda günah işleyenin cezası da kat kat olur. Hz. Hüseyin ( r.a) anlatır: “Kâbe’yi tavaf ederken, yanık sesle Allahü teâlâya dua eden bir kimsenin sesini işittik. Babam bunu çağırmamı emretti. Güzel yüzlü, temiz bir kimseydi. Ancak sağ tarafı felç olmuş, kurumuş, hareketsiz idi. Ona, “Sen kimsin, durumun ne böyle?” dedim. O kimse dedi ki: “Adım Menazil... Ben çalgı çalmak, şarkı söylemekle şöhret salmış, Arabistan’ın ünlülerinden bir gençtim. Hep nefsin arzuları peşinde koştum. Receb ve Şaban aylarında bile, bu günahlara devam ederdim. Salih babam, beni bu günahlardan kurtarmaya çalıştı. Bana, “Allahü Teâlânın azabı şiddetlidir, bir anda kahredebilir. Kötü arkadaşlardan vazgeç, bu kötü işleri bırak! Melekler ve bu aylar senden şikâyet ediyorlar” dedi. Nasihate hiç tahammülüm yoktu. Babamın üzerine yürüyüp, döverek susturdum. Üzüntülü ve kırık kalble, “Bu aylarda oruç tutup, geceleri ibadet ediyorum. Beytullah’a gidip şerrinden korunmak için, Allahü teâlâdan yardım dileyeceğim” dedi. Bir hafta oruç tutup, Kâbe’ye giderek, “Ey Rabbim, mazlumların âhını yerde bırakmazsın. Bu ayda, bu mübarek yerlerde yapılan duaları red etmezsin. Hakkımı oğlumdan al, onu felç et!” diye dua etti. Henüz duası bitmeden sağ tarafım felç oldu. Beni gören, “Baba bedduasına uğramış kişi” derdi.” Hz. Hüseyin, “Baban bu hâline ne dedi?” buyurdu. O genç, “Babamdan özür diledim. Onun da babalık şefkati galip gelerek beni bağışladı. Beddua ettiği yerde, bu sefer şifa bulmam için hayır dua etmek üzere deve ile gelirken, devenin ürkmesi ile babam düşüp öldü. Şimdi çaresizim.” diyor. Hz. Ali bu felçli gence dua ediyor, Receb’de yaptığı bu dua bereketiyle de Hak teâlâ ona şifa ihsan ediyor.



Regaip Kandili 03.07.2008

Allah (c.c) katında zamanların değerleri birbirine eşittir. Ancak öyle zamanlar vardır ki o zamanlarda öyle hadiseler olur kİ, o vakte diğer zaman dilimlerinden daha üstün bir değer kazandırır. Receb-i şerîfin ilk Cuma gecesine isabet eden Regâib Gecesi´de bu müstesna zamanlardan biridir. Cuma geceleri böyle kıymetli vakitlerden biridir. Regaib Gecesi gibi iki kıymetli gecede biraraya gelince, bu gece dahada bir kıymetli oluyor. Bu gece, yalvarış ve yakarışların Yüce Mevla´ya sunulduğu ve O´nun rahmetinden af istenildiği umut, huzur ve müjde gecesidir.
Allah Teâla´nın kullarına lütfunun çokluğu, kereminin bolluğu ve pek çok günahkarı bağışlaması sebebiyle bu geceye Regaib Gecesi" adı verilmiştir. Bu gecenin bu değeri nereden kazandığı hususunda değişik rivayetler bulunmaktadır. Bunlardan biri; Hz.Amine validemizin böyle bir gecede Resulullah (s.a.v)´e hamile olduğunu anladığıdır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Regaib gecesinin içinde bulunduğu Recep ayında çok dua ederr, namaz kılar, oruç tutar, iyiliklerin her çeşidini yapar, sadaka vermeye özen gösterirdi. Resulullah (s.a.v)´in Receb´in ilk perşembe gününü oruçla geçirdiği ve cuma gecesinde, bu kandil gecesine mahsus olmak üzere on iki rekât namaz kıldığı kabul edilir. Regâib gecelerinde dua etmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi kutsal kabul etmek suretiyle çeşitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasında kabul görmüştür.
Bu aylara "Çok sevaplı ibadet ayları" diyen Bedüzzaman şöyle işaret ediyor :
"Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şaban-ı Muazzamada üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadirde otuz bine çıkar." (Şualar, 416)
İdrak ettiğimiz mübarek Regaib Kandili vesilesiyle, ruhumuzu karartan kötü duygu ve düşünceleri kalplerimizden atalım. İbadetin zevkinden bizi mahrum eden nefsin kötü arzularını frenleyelim. Gönül dünyamızı bulandıran haset, kin, düşmanlık gibi kötü duygulardan temizleyelim.

Regaib Kandiliniz Mübarek Olsun!

2 Temmuz 2008 Çarşamba

Peynirli Poğaça


Bu haftaki ev sahibimiz huriye ( kelebeklisaniyeler) davete poğaçayla icabet ediyorum.
Malzemeler:
Yarım paket margarin (125 gr.)
2 yumurta (birinin sarısı üzerine)
Yarım su bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı yoğurt
1 çay kaşığı tuz
Yeterince un
İç malzemesi:
300g r. beyaz peynir ( tahmini)
Yarım demet maydanoz
Üzerine:
Ayırdığımız 1 yumurta sarısı
Çörek otu
Yapılışı:
Un ve kabartma tozu dışındaki malzemeleri elimle karıştırdım.
Yeterince unu ve kabartma tozunu da ilave edip yoğurdum.
Ezdiğim peynirin içine doğradığım maydanozu da ekledim.
20 dakika dinlendirdiğim hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp içine 1 tatlı kaşığı iç malzemeden koyup yuvarladım.
Yağlı kağıt serdiğim tepsiye dizip yumurta sarısını sürdüm ve çörek otu serptim.
175 derece fırında pişirdim.
AFİYET OLSUN

1 Temmuz 2008 Salı

Çikolata Kasesinde Çikolatalı Dondurma Ye # 35 Çikolata



Yazın ilk serin tarifini nihayet ekleyebildim.Ye# çikolata etkinliği vesilesiyle ilk dondurma denememi gerçekleştirdim.Sevdamavisine etkinlikte kılaylıklar diliyorum.Bir dahaki sefere sahleple yapılan tarifi denemek istiyorum.Tadı fena değil ama, maraş dondurmasının yerini hiç biri tutmuyor galiba.Çikolata tarifini burçinindenemelerinden , dondurma tarifini pastacıdan aldım.

Malzemeler: (Çikolata kafesi için)
Ne kadar kullandığımı bilmiyorum ama tahmini 200 gr. eritmelik beyaz çikolata işimizi görür sanırım.
Bir miktar saran (streç film)
Minik tart kalıbı veya küçük kase
Sıkma torbası
Yapılışı: (Çikolata kafesi için)
Çikolatayı benmari usulü erittim.
Minik tart kalıbının üzerini saranla kapladım.
Eritip hafif ılıttığım çikolatayı sıkma torbasına (ben ucuna minik bir
delik açtığım poşeti kullandım) doldurdum.

Tart kalıbının üzerine gelişi güzel sıktım.Mutfağım çok sıcak olduğu için
donana kadar buzdolabın da beklettim.
Malzemeler: ( Dondurma için)
  • 300 ml. süt krema ( 1,5 adet küçük kutu )
    2 çorba kaşığı süt
    50 gr. pudra şekeri
    1 paket vanilya
    125 gr. bitter çikolata
    Ayrıca 2 çorba kaşığı süt krema
Yapılışı: ( Dondurma)
300 ml. süt kreması ve 2 çorba kaşığı sütü çırptım.
2-3 dakika sonra şeker ve vanilyayı da ekledim, kremamsı bir hal alana kadar çırptım.
Sonra kapaklı bir kaba döküp buzdolabında yarım saat kadar dinlendirdim.
125 gr. çikolata ve 2 kaşık süt kremasını benmari usulü erittim, ara ara karıştırarak ılıttım.
Dolaptaki karışıma ekledim ve dondurucuda 1 gece beklettim.
AFİYET OLSUN

30 Haziran 2008 Pazartesi

Şeftalinin Faydaları


ŞEFTALİNİN YARARLARI

Meyve sekerleri, fosfor ve potasyum gibi madensel tuzlar ve B bir, B iki, PP ve A vitaminleri yönünden zengindir.

Güzelleştirir:

Çukurovalı Karacaoğlan "Şeftalini derde derman dediler/ Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim" diyor.

Doğa bilimcisi Maurice Messegue de "Doğa haklıdır" adlı eserinde şu öğütte bulunuyor: "Soyduğunuz şeftali kabuklannı atmayın, kaynatıp suyunu el ve yüzünüze sürün. Cildinizin parladığını göreceksiniz.

"Diğer yararları:

1. Ağız kokusunu alır
2. Böbrek taşlannı eritir.
3. Bağırsak kurtlarını öldürür ve olgunu yumuşaklık yapar
4. Kanı zehirlerden temizler.
5. Gut hastalığına karşı etkili bir ilaçtır.

Nasıl alacaksınız?

1. Şeftalinin turfandasına rağbet etmeyin. Henüz yeleriyle gün ışığı almadığından hem lezzetsiz hem daha az yararlıdır.
2. Şeftaliyi Ağustos ayında yiyin, çünkü bu ayda içindeki meyve şekeri oranı yüzde 14'tür.
3. Büyüğünü değil, orta boylu ya da küçük şeftaliyi tercih edin. Büyüklerin çekirdeği yanktır. Çekirdeği yank şeftalinin ise besin değeri azdır.
4. Sertini değil, yumuşağını alın. Sert şeftalinin besin değeri fazla değildir.
5. Rengi de çok önemlidir. Sarı türünü alıyorsanız her yanı sarı, kırmızı Bursa şeftalisi alıyorsanız, her yanı kızarmış ve yumuşak olsun.


Kaynak: http://www.yemekicmek.com/genelbilgiler.php?ID=194

Karnıyarık

Havalar iyice ısındı artık, resmen eriyoruz.Normalde çok içmem ama 3 litre içsem de az geliyor.Aslında bu havalarda ziyaretçilerime soğuk bir şeyler ikram etmek isterdim ama, misafir umduğunu değil bulduğunu yermiş.Serinleten tarifler bir daha ki sefere nişallah.

Malzemeler:
8 tane kemer patlıcan ( boyu en fazla 1 karış kadar olucak)
8 tane dolmalık biber
8 tane sivri biber
1,5 kilo domates

İç malzemesi:
Yarım kilo orta yağlı kıyma
4 orta boy soğan
1 yeşil biber
4 kaşık kadar rendelenmiş domates
1 demet maydanoz

Yapılışı:
Patlıcanları alacalı soyup kızarttım
Dolmalık biberlerin tohumlarını çıkarttığım dolmalık ve sivri biberleri de kızarttım.
Domatesleri rondodan geçirip bir tencereye aldım, yarım çay bardağı sıvı yağ ve yeterince tuz ilave edip 5 dakika pişirdim.
Kıymayı tencereye alıp kavurdum
Yemeklik doğradığım soğan ve yeşil biberi ilave ettim.
Soğan solunca rendelenmiş domatesi ekledim.
Suyunu çekince maydanozu da ilave edip ocaktan aldım.
Fırın tepsisine pişirdiğim domatesi yaydım.
Kızarttığım patlıcan ve dolmalık biberleri tepsiye dizdim ( 2 tepsi gerekiyor) ve kıymalı harcı içlerine doldurdum.
Yaklaşık 15 dakika kadar üzeri hafif kızarınca çıkardım, servise hzır.

AFİYET OLSUN

20 Haziran 2008 Cuma

Cevizli Çikolata Parcacıklı Pasta ( uyduruk pasta) p.d.ç.s.etkinliği 25

Bu haftaki ev sahibimiz hülya, kolaylıklar diliyorum.
İ.h.h'nın kermesi için pandispanyayı abimlerde yapıcaktım.O gün ablam ve annem de abimlere kahvaltıya davetliydi.Hep beraber pandispanyayı yapmak için mutfağa girdik ve her şey ondan sonra başladı (ınınınnn ınınınnnnn ınınınnnnnnn ) benim ayarladığım kalıp olmadı, neyse ki yengemin 26 cm'lik kalıbı vardı onu kullandık.Malzemeleri çırparken elektrik gitti.Benim öğlen çıkmam lazım, yengemler bir kaç çeşit kurabiye yapmaya niyetli :( epey bir beklemeden sonra elektrik gelince malzememizi kalıba döküp(daha önce de tam fırına atacakken elektrik gitmişti ama hamurun beklemesine rağmen çok güzel kabarmıştı, yani bu konuda uzmanlaşmama az kaldı ) pişirmeye çalıştık ama saat epey ilerlediği için benim çıkmam gerekiyordu.Ertesi gün pandispanyayı gördüğümde gülsem mi ağlasam mı bilemedim.öyle bir çökmüş ki anlatamam, sadece kenarları duruyor neredeyse.Kermes için aceleyle bu 2 pastayı yaptım , kazazede pandispanyayı da sarıp dondurucuya attım.Sonuç olarak bu pasta çıktı ortaya, tadıda çok güzeldi.


Malzemeler:

Ortası çökmüş bir pandispanya
1 su bardağı toz krem şanti
1,5 su bardağı süt ( krem şanti için)
3 tane muz
1 su bardağı iri kıyılmış ceviz
1 su bardağı parça çikolata

Süslemek için:

Yeşil ve kırmızı gıda simi
Gümüş rengi yuvarlak şekerler
Pasta simi

Yapılışı:

Toz krem şantiyi sütle çırptım.
Beş dakika kadar dondurucu da beklettikten sonra danla çikolata ve cevizi ekledim
Pandispanyayı hafifçe sütle ıslatıp muzları dilimledim ve kekin tabanına dizdim.
Üzerine krem şantiyi karışımı yaydım.
Gıda boyasıyla renklendirdiğim krem şanti ile gül ve yaprak yaptım.















Son olarak kenarlarını da artan krem şanti ile süsledim.

AFİYET OLSUN

Hayırlı Cumalar


8 Haziran 2008 Pazar

Kara Havuçlu Top Kek P.D.Ç.S.E. 24

Daha önce kara havucun cezeryesini yapmıştım.Ablam dondurucuya koyduğu havuçtan bana da vermişti, ben de kara havucun keki nasıl oluyormuş bir deneyeyim dedim.Turuncu havuçtan biraz daha farklı bir tadı var, şeker oranı daha düşük, bu yüzden cezeryeye ve keke biraz daha fazla şeker koymak gerekiyor.Bu keki de i.h.h'nın kermesine yapmıştım.
Top kek kalıbı ararken şekilli kalıpları görünce hemen aldım :) ama şekilli kalıplarda üzümlü, iri cevizli vs. iri parçalı malzemeler olunca şekil bozuluyor :( bu kalıplarla ilk yaptığım keki iri cevizli yapmıştım ve hayal kırıklığına uğramıştım, bu yüzden malzemelerimi biraz daha ince kıydım.(aramızda kalsın güllerin bir kısmı kalıba yapıştığı için görünümü biraz bozulmuştu, bende pudra şekeri serperek durumu biraz kurtarmaya çalıştım )

Bugün p.d.ç.s.e. 24'ün son günü tuğba'ya kolaylıklar diliyorum, daveti için teşekkür ederim.

Malzemeler:

4 yumurta
2 su bardağı toz şeker
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvı yağ
1,5 su bardağı kara havuç
1 su bardağı ceviz içi
1 su bardağı kuru üzüm
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
2 tatlı kaşığı tarçın
Aldığı kadar un
Yapılışı:
Yumurta ve şekeri çırptım.
Süt ve sıvı yağı da ekleyip biraz daha çırptım.
Unu, vanilyayı ve kabartma tozunu da ekleyip mikserin en düşük ayarında çırptım.
Kalan malzemeyi derin bir kasenin içine alıp üzerine 2 yemek kaşığı un ekleyip kaşıkla karıştırıp unun tüm malzemeye dağılmasını sağladım.Bu malzemeyi de karışımın içine ekleyip hafifçe karıştırdıktan sonra sıvı yağla yağladığım top kek kalıplarına döktüm ve pişirdim.




AFİYET OLSUN